İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Nobel Bilim Ödülleri ve Eğitim Sistemimiz

15 Eylül 2003 – Dünya Gazetesi

Ülkelerin gelişmesi için eğitimin önemi tespit edilen bilimsel bir gerçek olup, başarı için uygulanan eğitim sistemi büyük önem taşımaktadır. Eğitim sisteminde amaç; öğrencilerin öğrenmeyi, soru sormayı, analitik düşünmeyi öğrenmeleri ve yaratıcı olmalarını sağlanmaktır.

Fizik, kimya, fizyoloji (tıp) alanları başta olmak üzere çeşitli alanlarda Nobel Bilim Ödülü kazanan ülkeleri inceleyecek olursak, bu ülkelerin teknoloji üreten ve satan ülkeler olduklarını, eğitim sistemlerini inceleyecek olursak ezbercilik yerine “AR-GE”ye dayalı bir eğitim sistemi uyguladıklarını görürüz.

Örneğin en fazla Nobel Bilim Ödülü kazanan ülke ABD, aynı zamanda en gelişmiş ülkedir ve eğitim sistemi tamamen “AR-GE”ye dayalıdır.

Gelişmiş ülke, teknoloji (genetic tech., high. tech., space tech.) üreten ve satan ülkedir. Gerçek bağımsızlık da ancak teknoloji bağımsızlığı ile mümkündür.

Toprak altındaki zengin maden ve petrol gibi doğal kaynaklar artık ülkelerin bağımsızlığı için yeterli olmamaktadır.

Gelişmiş ülkeler, bilim ve teknoloji alanlarındaki başarıları ile artık emek-yoğun toplum yapısından, bilgi-yoğun toplum yapısına geçmiş bulunmaktadırlar.

Gelişmiş ülkelerde fert başına milli gelir 20.000 (yirmi bin) USD’nin üzerindedir. Gelişmiş ülkeler bu gelişmişlik düzeyine eğitim sistemleri ile ulaşmışlardır.

Hiçbir Nobel Bilim Ödülü kazanamamış ülkelerin eğitim sistemlerini inceleyecek olursak ezberciliğe ve aşırı disipline dayalı bir sistem uygulandığını görürüz.

Ezberciliğin; yaratıcılığı, analitik düşünmeyi ve öğrenmeyi engellediği bilimsel olarak tespit edilmiştir.

Bu bilimsel gerçekler göz önüne alınarak bugüne kadar Nobel Bilim Ödülü kazanamamış olan ülkemizin eğitim sisteminin gelişmiş ülkelerdeki uygulamalara benzer yeni bir yapılanmaya kavuşturulması uygun olacaktır.

Ülkemizin geleceği açısından son derece önem arz eden bu sorunun çözümü için, Albert Einstein’in “Karşılaşılan önemli sorunlar, o sorunları ortaya çıkaran düşünce düzeyinde çözülemez” görüşleri doğrultusunda başta gelişmiş ülkelerde başarılı AR-GE çalışmalarında bulunan Türk bilim adamlarımız olmak üzere yabancı bilim adamlarından ve yurtiçinde AR-GE çalışmaları yapan bilim adamlarımızdan müteşekkil bir bilim ve teknoloji yüksek kurulu oluşturulabilir ve görüşleri değerlendirilerek eğitim sistemimizin modernizasyonu sağlanabilir.

Ayrıca; teknoparkların ve teknokentlerin (Silikon Vadileri) kurulma çalışmaları ile bilim ve teknoloji AR-GE çalışmalarını koordine edecek ve yönlendirecek bilim ve teknoloji bakanlığının kurulması da bu çalışmaların bir bütünlük içinde yürütülmesine önemli katkı sağlayabilir.

Özetle; emek-yoğun toplum yapısından bilgi-yoğun toplum yapısına geçebilmemiz için bu çalışmalar gereklidir.

Böylece, ülke olarak artık biz de tarım ve hayvancılıkta “genetic tech.” uygulaması yaparak birim tohumundan, birim araziden ve birim hayvandan en yüksek verimi alabileceğiz. (GAP’ta bulunan Koç Ata Çiftliği gibi.)

Sanayilerimizde “High Tech” ve bilgi teknolojileri uygulamaları ile üretimden en yüksek geliri ve katma değeri sağlayabileceğiz. (Micro chip, süper iletkenler, kompozit malzemeler, optik cihazlar, tıbbi cihazlar, elektronik cihazlar, navigasyon cihazları, bilgisayar cihazları, süper hızlı trenler… vb. gibi üretimleri yaparak).

Ayrıca “Space Tech.” üretimlerimiz ile biz de artık yayın uydusu, meteoroloji uydusu, GPS uydusu, AR-GE uydusu vb. gibi uydular yapabileceğiz ve artan nüfusumuza rağmen eğitim sistemimizin modernizasyonu neticesi GSMH’mizi ve fert başına düşen milli gelirimizi sürekli olarak artırabileceğiz ve biz de Nobel Bilim Ödülleri kazanabileceğiz.